George Orwell / 1984 Kitap İncelemesi
"SAVAŞ BARIŞTIR
ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR
CAHİLLİK GÜÇTÜR."
Beni iliklerime kadar etkileyen mükemmel bir distopyadan, 1984'den bahsedeceğim bu yazıda. Kitap bir gelecek karabasanı olarak anılıyor. İnsanı insan yapan her şeyi yok etmek isteyen bir yönetim var. Ülkenin başında olan, 'Big Brother' Türkçe karşılığı ile 'Büyük Birader'in tek amaçladığı insanın makineye dönüştürülmesi. İnsanı insan yapan temel özellik olan düşünme özelliği elinden alınmış, hükümete karşı olan tek bir düşünce bile işlenilen bir suç. Adı da 'düşünce suçu'. Bu suçu işlerseniz en geç bir gün içerisinde tutuklanıyorsunuz. Aklınızın en derinlerinde bile yalnız değilsiniz, her an izleniyor, takip ediliyor ve denetleniyorsunuz.
O dönemde dünyada 3 süper güç var: Okyanusya, Avrasya ve Doğuasya. Büyük Birader de okyanusyanın başında bulunuyor. Devletin dili Yenisöylem. İçinde her ne kadar 'yeni' sözcüğü geçse de yeni veya iyi hiç bir yanı yok bu dilin. Halk; İç ve Dış Parti üyüleri ve proleterler olmak üzere üç sosyal sınıfa ayrılmış. Ülkenin resmi marşı: Okyanusya, sana canımız feda.
"BİG BROTHER IS WATCHİNG YOU!" - "BÜYÜK BİRADER'İN GÖZÜ ÜSTÜNDE!"
Kitapta bu söz öbeğine bir çok defa rastlıyorsunuz. Büyük Birader tanrı statüsüne ulaştırılmış. Her şeyi gören, bilen ve asla hata yapmayan en büyük güç olarak görülüyor. Ülkenin her köşesinde posterleri olduğundan, kafanızı nereye çevirseniz onun bakışlarıyla karşılaşırsınız. Onu her an görmek ile hata yapmamanız -yani düşünmemeniz- hedeflenmiştir. Absürt olan ise Büyük Biraderin varlığı kanıtlanmış değildir. Onu canlı olarak görmesek de orada olduğunu biliriz. İnsanda kurulmak istenen baskı da zaten budur.
Gerçek Bakanlığı, Barış Bakanlığı, Sevgi Bakanlığı ve Varlık Bakanlığı olmak üzere 4 önemli bakanlık bulunur. Bunlar yeni söylemde: Gerbak, Barbak, Sevbak ve Varbak'tır. Gerçek bakanlığında tarih yeniden yazılır. O döneme kadar doğru olduğu varsayılan her şey yeni Okyanusya devletine ters düşüyorsa doğruluğu reddedilip tekrar kurgulanır. Barış bakanlığının görevi ise savaşmaktır. Okyanusya diğer 2 güçten biri ile durmadan savaş halindedir. Bence diğer bakanlıkların arasında en korkuncu da sevgi bakanlığı. Binasında hiç bir cam olmayan, çevresi dikenli teller ile sarılmış ve kolluk kuvvetleri ile dolu olan bakanlık. Düşünce suçu işleyenlerin, hükümete karşı olanların cezalandırıldığı yer. Hele ki bina içerisinde bulunan 101 Numaralı Oda herkesin en büyük kabusudur. Kimse içerisinde ne olduğunu bilmez, tek bilinen oraya girenin geri dönmediğidir. Son olarak varlık bakanlığı da ekonomiden sorumludur. Halka kaliteli mal satılmasını engellemek ve onları zenginleştirmemek en büyük hedeftir. Çünkü yoksul halkı yönetmek çok daha kolaydır.
Aslında kitabın içeriğiyle ilgili daha sayfalarca bilgi yazmak mümkün. Proleterlerden, İç ve Dış parti üyelerinden, çiftdüşün yönteminden, cinselliğe bakış açısından bahsedebiliriz ama bunları ve geri kalan detayları okumanız için sizlere bırakıyorum. Şimdi kendi yorumlarıma döneceğim..
'Tek solukta okudum' dediğim kitaplardan biriydi. Okumaya başlamam ile kitabın atmosferine girdim ve dayanamayarak iki gün içerisinde bitirdim. Okurken içimde durmadan bir heyecan vardı. Orwell'in varsaydığı korkunç dünyanın günümüzden de parçalar taşıması beni çok etkiledi. Her sayfada ilgimi çeken farklı diyaloglar keşfettim ve durmadan bir not alma halindeydim. Kitap ile ilgili tek eleştiri bulamıyorum.
"Konuşan adamın beyni değil, gırtlağıydı."
Kitaptan birkaç alıntı:
"Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler."
"Özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir. Eğer buna izin verilirse, gerisi kendiliğinden gelir."
"İktidar bir araç değil, bir amaçtır. Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür. İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın amacı iktidardır."
Bu kitabı herkesin okumasını şiddetle öneriyorum. Bence pişman olmayacaksınız.
Yorumlar
Özge ����