STEFAN ZWEIG


Stefan Zweig ile ilgili yazacak çok şey var ancak eserlerinden ve yorumlarımdan bahsetmeden önce kısaca hayatını anlatmak istiyorum. 28 Kasım (aynı günde doğmuş olmamız bile sevindirici) 1881 tarihinde Avusturya-Viyana da dünyaya gelmiştir.Küçük yaştan itibaren çok ciddi bir eğitim almış, İngilizce, Latince, Yunanca ve Fransızca dillerini bilir. Rainer Maria Rilken ona ilham veren ana yazarlardandır. Zweig’in kitapları 1933 yılında Nazi zulmüne uğrayan yapıtlar arasındadır. O yıllarda Nazilerin özellikle Yahudi kitaplarını toplatarak yakmaları ve Zweig’ın da Yahudi kökenli olması neticesinde evi basılmıştır. Daha sonra ülkesini terk etmiş, 1940 yılında İngiltere’ye yerleşmiş ve İngiliz vatandaşı olmuştur. Orada bir süre bulunmasının ardından Brezilya’ya yerleşmiş ve 22 Şubat 1942 tarihinde (61 yaşında) ikinci eşiyle birlikte intihar etmiştir. Ölmeden önce yazdığı mektupta intihar nedeni olarak Hitlerin yarattığı kaosun ve faşist düzenin kalıcı olacağına inanması ve bu inançtan dolayı büyük bir umutsuzluk, karamsarlık hissettiğini dile getirmiştir.

 Zweig benim kuşkusuz en sevdiğim yazarların başında geliyor. Kitap fuarında stantta bulunan adamın bana kesinlikle beğeneceksin önerisiyle “Satranç” kitabını almıştım. Beni sihirli dünyasının içine çekmesiyle birlikte neredeyse tüm eserlerini okudum, okumaya da devam ediyorum. Daha uzunları  olsada çoğu 60-70 sayfa uzunluğunda kitapları var. Zaten benim ilk etapta Zweig'den etkilenmemi sağlayan kısa yazılarıyla bile nutkumu tutturmuş olmasıydı. Kitap uzun yada kısa fark etmez okuru etkilemek elbettte zordur ancak bu kadarı nasıl mümkün olabilir hala aklım almıyor. Her kitabını okuyuşumda keşke bitmese diyorum. Ama Zweig sınırını, nerede bırakacağını o kadar iyi biliyor ki, belki de etkili olmasını sağlayan bu. Kısa ama manalı dedikleri şey Stefan Zweig’in ta kendisi. Hayatına, edebiyat dünyasının ve insanlığın mahvolmasını görmek istemediğinden son veren bir adamdan da bu beklenirdi.

 Satranç kitabı dışında bende bulunan tüm kitapları Türkiye İş Bankasının kitapları. Stefan Zweig, Franz Kafka’dan sonra bana "Almancam çok daha iyi olsaydı da orijinal dilinde eserlerini okuyabilseydim" dedirten bir yazar. Çünkü Türkçe çevirisi dahi beni bu denli etkiliyorken asıl dilinde nasıl olur tahmin bile edemiyorum. Bu noktada yayın evini de tebrik etmek gerek tabii ki. Çeviriler gerçekten çok başarılıydı.  



Henüz tüm eserlerini okumamış olmamdan dolayı kesin bir yargıya varmak istemesem de beni şuana kadar okuduklarım arasından en çok etkileyen iki eseri “Amok Koşucusu” ve “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” kitaplarıydı. Kısaca bahsetmem gerekirse: Amok Koşucusu'nda iyilik yapmanın görev olup olmadığı sorgulanıyor. İnsanın sorumluluklarına değinilmiş, farklı bakış açılarına göre değişebilecek bir yargı var. Her kitabında olduğu gibi bu kitapta da psikolojik çözümlemelere bolca yer vermiş. "Amok" adı: ağzı köpüklü, çılgınca ve amaçsızca koşan ve önüne gelen herkesi öldüren bir adama o şehrin insanları tarafından verilen bir ad. Kitapta ana karakter ve Amok Koşucusu arasında nasıl bir benzerlik olduğunu okursanız çok daha iyi anlayacaksınızBilinmeyen Bir Kadının mektubunda da tek taraflı yaşamayı kabul edilen bir aşk var. Zweig'in aşkı işleyişi beni çok etkiledi. Günümüzün sıradan, dillere düşmüş ve söylenerek büyüyeceğine inanılan aşklarından bambaşka bir aşk var. Duygular en saf ve en güçlü hali ile karşımızda. Aslında beni etkilemeyen, eh işte dediğim tek bir kitabı bile olmadı. Sadece bu kitaplarda değil, bitirdiğim her kitabının ardından öylece oturup sadece düşündüm. İnsanların duygularını nasıl bu kadar güzel yansıtabildiğini, kelimeleri kullanış tarzını, psikanalizlerini ve işlediği konuları. Sonsuz şey düşündüm diyebilirim. 


Yine beni en çok etkileyen özelliklerinden biri insanın en gerçekçi duygularını konu almasıydı. Yapmacıklıktan uzaktı, Zweig olduğu gibiydi. Korku, çaresizlik ve nefret özellikle ön planda işlediği duygular. İnsanın maskelerini kaldıran en gerçek hisler. Mutlulukta çok güçlü bir duygudur ama yine de çaresizliğin yaptırımları kadar ağır değildir yaptırımları. En mutlu anında o insanın derinlerinde yatanları göremezsiniz oysa duyduğu korku ve çaresizlik insanı saydam yapar. İşte Zweig bu duyguların, salt çaresizliğin, korkunun en güzel temsilcilerinden. Kitaplarda asıl olan insanın kendisi değil hisleri. Sanki kişiler birer simge, asıl anlatılmak istenen şey duygular gibi.

Kitaplarının tek tek içeriklerinden bahsetmeyeceğim ama Zweig’e bir şans vermezseniz büyük haksızlık etmiş olursunuz, hemde bu haksızlığı ondan önce kendinize yapmış olursunuz.
Herkesi kitaplarına, diline hayran bırakacağına inanıyorum. İnsan ruhunun derinliklerine benim gibi sizi de sürükleyeceğini biliyorum. Kitaplarında az yada çok bir şekilde kendinizden parça bulmanız mümkün. Hikâye sizle alakalı olsun, olmasın insan ruhu değişmez bir şekilde işler. Mutluluklarımız benzemese bile korkularımız ve çaresizliklerimiz bir şekilde kesişir. Zweig: Küçük insanların büyük tutkularıyla ilgilenen bir yazar. Hayatınızın monotonluğundan sizi çekip çıkaracak ve sizi boşluğa düşürecek bir yazar. 

İntihar Mektubu:

Özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: Bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke Brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım Avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. Ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. Ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. Bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. Ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”

Stefan Zweig
Petropolis 22.11.1942




Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ufkumu genişleten bir yazı oldu. Ve yine senin üslubundan okumak da başka bir haz verdi. Kesinlikle okuyacağım. Ve her sayfada aklıma bu yazı gelecek.
Unknown dedi ki…
Ben stefan zweig ile bilinmeyen bir kadının mektubuyla tanıştım. Sonrasında (senin tavsiyenle) korku ve ardından da satranç. Gerçekten dediğin gibi 'düşündürücü've aynı zamanda kendi hayatına sürükleyici. Bundan sonra da stefan zweig'den vazgeçmeyi düşünmüyorum.Hele bir de bu yazından sonra.
Unknown dedi ki…
Lütfen blog yüklemeye devam et seni çok seviyorum çok güzel yazıyorsun 🦄 💟
Adsız dedi ki…
duygu ablaaa allah rızası için cevapla ben daha yeni 7. sınıfa geçtim seni örnek alıyorum hep senin gibi bir hayat sürmek istiyorum bir hesabım olmadığım için adsızdan yazıyorum sen soruma cevap verene kadar hergün buradan bakicam benim maddi durumum yok ama işşallah büyünce senin gibi olurum geçen gün sni rüyam da gördüm okadarrr mutlu oldumkiii sorumda şu sabahattin aliyi sevmenin nedeni nelerdir lütfen abla yaz bununla ilgili bir blog yaz ben ösüzüm bir öksüzün mutlu etmenin sevabını al umarım bana inanmışşsındır lütfen abla lütfennnnnnnnnnnnnn
Adsız dedi ki…
Diline hayran olduğum bir yazarın bu kadar güzel bir incelemesini okumak çok zevkliydi. Kesinlikle daha fazla yazmalısın.
Merhaba, Stefan Zweig paylaşımın için teşekkürler. (: Stefan Zweig'in dilimize kazandırılan en güncel kitabı GELECEĞİN ÜLKESİ hakkındaki güncel yazımı okumanı önerebilirim. Saygılarımla.

https://forestofnoreturn.blogspot.com/2018/08/modern-stefan-zweig-olmak-icin-hazirim.html
Sedef bozdoğan dedi ki…
duygu abla yazmaya devam et lütfen
Ahmet Akşamyatmazsabahkalkmazoğlu dedi ki…
Bu ağabeyin kitapları o kadar iyi ki ben hatta kitap okumayı sevmeyen biri oarak bunu söylüyprum 2020 karantinadan selamlar XD
Ebru dedi ki…
-Hayatımda hiç bu kadar güçlü olmamıştım, bir daha da kolay kolay olamam zaten. İnsan her şeyini kaybederse, elindeki son şeyi kaybetmemek için umarsızca mücadele eder.

Stefan Zweig – Yakıcı Sır: https://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kitap-inceleme-stefan-zweig-yakici-sir-amok-kosucusu/

Bu blogdaki popüler yayınlar

George Orwell / 1984 Kitap İncelemesi

Yazın İzlenecek Filmler

Otomatik Portakal - Anthony Burgess Kitap + Film İncelemesi