Kayıtlar

STEFAN ZWEIG

Resim
Stefan Zweig ile ilgili yazacak çok şey var ancak eserlerinden ve yorumlarımdan bahsetmeden önce kısaca hayatını anlatmak istiyorum.  28 Kasım (aynı günde doğmuş olmamız bile sevindirici) 1881 tarihinde Avusturya-Viyana da dünyaya gelmiştir .Küçük yaştan itibaren çok ciddi bir eğitim almış, İngilizce, Latince, Yunanca ve Fransızca dillerini bilir .   Rainer Maria Rilken ona ilham veren ana yazarlardandır. Zweig’in kitapları 1933 yılında Nazi zulmüne uğrayan yapıtlar arasındadır. O yıllarda Nazilerin özellikle Yahudi kitaplarını toplatarak yakmaları ve Zweig’ın da Yahudi kökenli olması neticesinde evi basılmıştır. Daha sonra ülkesini terk etmiş, 1940 yılında İngiltere’ye yerleşmiş ve İngiliz vatandaşı olmuştur. Orada bir süre bulunmasının ardından Brezilya’ya yerleşmiş ve 22 Şubat 1942 tarihinde (61 yaşında) ikinci eşiyle birlikte intihar etmiştir. Ölmeden önce yazdığı mektupta intihar nedeni olarak Hitlerin yarattığı kaosun ve faşist düzenin kalıcı olacağına inanm...

Yazın İzlenecek Filmler

Resim
Yeniden merhaba! Videodan gelenler zaten biliyorlardır ama sizinle bu yaz izlemeyi planladığım filmleri paylaşıyorum. Hepsinin konularını kısaca aldım. Sizin de bana önerileriniz varsa yorumlarınızı Youtube’a ve buraya merakla bekliyorum. Youtube da yaptığım videoyu izlemek için buraya tıklayabilirsiniz. İzledikçe yanlarına belirteceğim. Yeni eklediklerimde olabileceğinden durmadan bu yazıyı güncelliyor olacağım.  1. * Amélie:  Anne ve babasını kaybetmiş olan Amelie, kendini başkalarının hayatlarını tamir etmeye, onları mutlu kılmaya adamıştır; bu adanmışlığı fark ettirmeden, bu durumdan bihaber olan insanların hayatlarını kolaylaştırmaya çalışmaktadır. Peki başkalarının mutluluğu için çabalayan Amelie, yalnızlığının farkına vardığı an kendi mutluluğu için de çabalamaya başlayacak mıdır? 2. Esaretin Bedeli (The Shawshank Redemption):  Andy Dufresne, genç ve başarılı bir bankerdir. Karısını ve karısının sevgilisini öldürmek suçundan yargılanır ve ömür boyu h...

Bugün Kendiniz İçin Ne Yaptınız?

Resim
Sözlük anlamıyla   “Yaşamak” :   Canlılığını, yaşamını sürdürmek, yaşamda bulunmak, sağ olmak. Yaşamak  ve  var olmak  arasındaki fark nedir? Sizin için  yaşamak  ne demek?     Gece yatağa yattığınızda ''bugün kendim için ne yaptım?'' sorusuna verecek bir yanıtınız yoksa yaşamış olmazsınız. Sadece günü geçirmiş olursunuz yani sadece var olursunuz. Kendin için bir şey yapmak kulağa büyük gibi gelse de kendinize o gün güvenmiş olmanız, kendinize vakit ayırıp kitap okumanız bile bir hamledir aslında. Peki, kendin için bir şeyler yapmak bu kadar basitse nasıl yapamıyoruz? Bizi bunu yapmaktan alıkoyan ne? Çevreniz aptalca bulduğu için hayallerinizden vazgeçirilmeye çalışıldığınız zamanı, aileniz istediği için yazdığınız bölümü veya vakitsizliği bahane ederek yapamadığınız hobinizi düşünün... İşte uzayıp giden bu anlardan bahsediyorum. Sizi yaşamaktan uzaklaştırıp, sadece nefes alan varlıklara dönüş...

George Orwell / 1984 Kitap İncelemesi

Resim
 "SAVAŞ BARIŞTIR ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR CAHİLLİK GÜÇTÜR." Beni iliklerime kadar etkileyen mükemmel bir distopyadan, 1984'den bahsedeceğim bu yazıda. Kitap bir gelecek karabasanı olarak anılıyor. İnsanı insan yapan her şeyi yok etmek isteyen bir yönetim var. Ülkenin başında olan, 'Big Brother' Türkçe karşılığı ile 'Büyük Birader'in tek amaçladığı insanın makineye dönüştürülmesi. İnsanı insan yapan temel özellik olan düşünme özelliği elinden alınmış, hükümete karşı olan tek bir düşünce bile işlenilen bir suç. Adı da 'düşünce suçu'. Bu suçu işlerseniz en geç bir gün içerisinde tutuklanıyorsunuz. Aklınızın en derinlerinde bile yalnız değilsiniz, her an izleniyor, takip ediliyor ve denetleniyorsunuz. O dönemde dünyada 3 süper güç var: Okyanusya, Avrasya ve Doğuasya. Büyük Birader de okyanusyanın başında bulunuyor. Devletin dili Yenisöylem. İçinde her ne kadar 'yeni' sözcüğü geçse de yeni veya iyi hiç bir yanı yok bu dilin. Halk; İç ve Dış Pa...

Otomatik Portakal - Anthony Burgess Kitap + Film İncelemesi

Resim
Herkese merhabalar. Yeni blogun ilk yazısıyla karşınızdayım. Bu yazıda beni hayrete düşüren ve ufkuma başka bir boyut katan bir kitabı ve sonradan uyarlanan filmini ele aldım. Otomatik Portakal başta kitap fuarında karşılaştığım ve öneri ile aldığım bir kitaptı. Okumadan önce etkileneceğimi düşünsem de bu kadar farklı ve çarpıcı olacağını hiç düşünmemiştim. Sınırsız şiddet, argo içeren ve iyilikten uzak yeni bir dünya. Gerçekleşme olasılığının bile içinizi kemirdiği bir distopya yaratılmış. Ana karakterimiz Alex, yanında bir grup arkadaşıyla akıla gelebilecek her türlü acımasızlığın başını çekenlerden. Yardıma muhtaç yaşlı bir adamı dövmek, başı dertte numarasıyla insanların evine girip işkence uygulamak, tecavüz.. Çarpıcı olan bir noktada bunları yapanların sadece 15 yaşında oldukları. Akıl almaz şekilde caniliği normale indirgeyen ve kullanılan argo dili bile günlük dile uyarlayan bir eser. Başta yadırgasanız da bir süre sonra kitabın dilini benimsiyorsunuz. Olan olaylar sürek...